27 Şubat 2012 Pazartesi

Nino'nun hasta vicdanı

        Nino belki de oturduğu semtin çocuğu gibi.Herkesin sevgilisi.Doğruluk abidesi de diyebiliriz.Herkes tarafından örnek gösterilmekten sıkılmıştı,haklıydı.Birçok anne kızlarına hep Nino'yu eş olarak lâyık görürdü.Belki de O,şimdilerde kötü çocuk olmak isteyen iyi çocuktu.
        Lena hayatına dalış yaptığında anlamadı.Çok çılgınca birşeydi.Bazen birileri size "bu olmaz,olamaz!" der sizde onlara " ben yaptım oldu" dersiniz.Nino'nun yaptığı tam anlamıyla buydu kendince.O günlerde dönemsel bir işle meşguldü.Kapı komşusu Jordi'ye yardım etmeliydi.Jordi'nin kasıklarında fıtık vardı ve yardıma muhtaçtı.Belediye işçisiydi ,kanalizasyon giderlerini açardı.Siz ona "lağımcı" diyeceksiniz evet ama o hep " bok fuarında stand görevlisi" derdi.Nino doğru olmak ya da doğuştan doğru adam olmanın verdiği durumdan vazife çıkarma geleneğini bozmadı ve Jordi'ye sırf iyi bir iyilik olsun diye 4 günlüğüne onunla birlikte lağım açtı ya da bok sergisinde herşeyi yoluna koydu.Her neyse.O günler...Belki de en güzel en gevrek günler.O lanet koku,semtindeki herkesin bir parçası olan bu necis koku migrenini azdırdı ve 4 gün boyunca her anlamda ağzına sıçılmıştı.Herkesin her pisliğine koşan Nino yine işbaşındaydı ve derin izler bıraktı.Jordi iyileşmedi ama Nino için çok dua etti.İnançlıdır Jordi.Duası tutacaktır.Tıpkı biricik merhum eşi Angela'ya olduğu gibi...   
           Nino tutkunu olduğu Tanrı'nın kader mikserinden geçiyor.Yakasını bırakmayan öyle çok şey var ki...Öyle bıkmıştı ki...Lena.Ahh Lena!
           O günlere kadar hiçbir büyük hayal kurmayan Nino artık hayallerinin bağımsızlığını ilan ediyor,kendi cumhuriyetini kurup bir bayrak dikmenin hazırlığını yapıyordu.Bütün kaleleri zaptedilmişti ve bütün tersanelerine girilmişti kahrolası ömrünün.Ve o buna dur diyecek gücü buldu.Son dönemler,şu zamanın geç kaldığı anlarda kabasaba kasabasına gitmek biraz dinlenmek ve dönüşte istediği herşeyi elde etmek için Vandal bir savaşçı olmak istiyordu.Gücü kalbinden geliyordu.Yapacaktı.
           Kadim dostu Fabian onu yine barda bekliyor.Nino bardan ve içindekilerden nefret ediyor.Migreni buna dayanmıyor.İçeri girdiğinde canbezar gözlerle bakan Fabian'ın davetkar suratını görüyor ve yaklaşıyor.
          - Bugün benle iç Nino.Ömründe sadece bir kez bunu benim için yap.
          - Sen ömründe benim için ne yaptın ki Fab? 
           Nino'nun bu kırgın tavrı Fabian'ı,içkiden çürümüş olan Fab'ı endişelendiriyordu.Kokuşmuş 90 yaşındaki gudubet ev sahibi bayan Rita'yı görür gibi oldu,midesi ekşidi
          - Ne oldu Nino?Dostum!Sana ne yaptımda bu hesap günü gibi vicdansız gecede bunları söylersin?
          -  Unut Fabby.Sinirim atık.Dik dur ve yere sağlam bas.Gideceğiz.
            Fabian hata yaptı.Yamuk sol ayağıyla ilk adımını atmaya çalıştı ve tabureden serbest düştü.Yüzünü yere çarptığında çıkan ses şarkı söyleyen yatak odası sesli melez güzeli Flos'u susturmaya yetti.Yüzü şişmişti ve dizi büyük olasılıkla çatlamıştı.
            Nino onun hesabını ödediğinde cebinde hiç parası kalmadı.Cebinde 127 papel vardı ve tam tamına hesap bu kadardı.Fabby,aziz dostum hesabın hiç bitmeyecek.
            Parmak uçları halâ Pina Colada kokan sol kolunu omzuna attığında 01:44'tü.Fabby'den hiçbir hayat belirtisi gelmiyordu.Nino migrenle mücadelesinde kazanan taraf oldu.Fabby'nin babası Bouledin'i çağırıp Fabby'ye bir ders vermeyi düşündü.Ama babası Fabby'nin yaşına aldırış etmeden onu herkesin içinde fena benzetebilirdi.Vicdanın altında ezilen Nino çok yavaş adımlarla Fabby'yi sürükledi.Yol çok uzun hava çok güzel.Bir tarafta Fabby'nin bedeninin korkunç ağırlığı,diğer yandan da...Lena.Nino yenilmemeye direniyor ama omuzları yere bakıyor.Ezilmek üzere.
         " Yarına ne kaldı?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder